Rakı parası
Ne taraf tutar, ne taraf tutmaya zorlar, ne siyasetin samimiyetsizliği vardır içinde, ne sömürüsü…
Kandırmaz müzik dediğin. Gülüşü de, hüznü de gerçektir. Dobradır yani, dolambaçlı sözleri sevmez. Parayı da, parasızlığı da iyi bilir ve açıkça söyler.
Ne olmuş yani rakı parasını kazanamadığını söylemişse? Hırsızlık mı yapmış o parayı kazanmak için, adam mı öldürmüş. Kimin gırtlağına çökmüş yani uç kuruşluk rakı parası için… Ne bu öfke, ne bu tahammülsüzlük…
Sanata olan saygı yoksunluğu önceleri belli orandaydı, azdı, görmezden gelebiliyordu insan. Fakat artık ‘belli oranda’ demek kibarlık olur. Doğru cümle “sanata olan saygı yoksunluğu / saygısızlık” olmalı. Tahammülsüz olmanın kıvamını tutturmalı insan. Güzelim ezginin içindeki bir söze takılıp “söyleme bunu” demek o ezginin hikayesine, yazanına, çalanına saygısızlık etmek olmaz mı?
Bizi yönetenlerin bu ülkenin ezgilerine tahammül etmemek gibi bir hakkı olmamalı diye düşünenlerdenim. Tam tersi, “ülkemin müziğini kalkındırmak, yaymak, sevdirmek için ne yapmalıyım” sorusunu sormalılar.
Bu, müzik üzerindeki baskının görünen yüzü. Madalyonun diğer yüzü de farklı olmasa gerek ki eser bir çok yerde “kazanamadım rakı parası” yerine “kazanamadım sıla parası” şeklinde yorumlanıyor. Bunun sebebi de bu yaşadığımıza benzer bir şey olsa gerek. Baskı her yerde baskı yani.
Hatırlayın; Aşık Veysel’in Atatürk’e Ağıt adlı şiirinde, Mustafa Kemal’i övdüğü, Büyük İskender ve Zülkarneyn’ile kıyasladığı iki kıta Kültür Bakanlığı’nın sitesinde yer almamıştı.Tepkiler üzerine bu iki kıta tekrar siteye eklenmişti.
Kim düşünebilirdi bu kısıtlamaların çığ gibi büyüyeceğini?
Şimdi ise sadece Vardar Ovası’na kazanamadığı rakı parasını anlatıp dert yanan türkümüz, sadece içinde ‘rakı’ geçiyor diye veto yedi iyi mi?
Hemde ülkemiz müziğini kalkındırıp, benimsemesi, yayması, alanını genişletmek için türlü çalışmalar yapması gereken yöneticilerimiz tarafından. Bize hükumet edenleri biraz tahammüle davet etmek, bu topraklarda yaşayan biri (yurttaş, vatandaş, ya da her neyse) olarak sanırım yanlış olmaz.
Bizim yapmamız gereken kendi müziğimize sahip çıkmaktır. Bizi yönetenlerin yapması gerekense kendi müziğimize sahip çıkmamız için gerekli tüm olanakları sonuna kadar sunmaktır.
Zor değil sanatla bütünleşmek, sanatı anlamak zor değil. Hakkımız olmamalı kültür zenginliğimizi baltalamak. “Bir ülkenin kültür-sanatı olmazsa, o ülkenin temsil kabiliyeti olmaz” sözünü milyon kere kullandım. Zihinler değişmedikçe de kullanmaya devam edeceğim.
Müziğe yol göstermek, topluma örnek olmak, kötü şeylerden toplumu soyutlamak falan böyle olmuyor bunu hepimiz biliyoruz. Bin türlü yolu var bunun ama o yol bu değil.
Bırakın sanat karnemizdeki notları yükseltelim. Çok klasik sözler bunlar ama sanat bir ülkenin her şeyidir. Müziğiyle, resmiyle, heykeliyle sanat özgür olmalıdır. İçinde hiç bir kötülük barındırmayan sanata öcü gözüyle bakmak en hafif tabiriyle ayıptır.
Sanatın seyri iki dudak arasında olmamalı. İlk başta düşüncesini değiştirmeli insan; savaşçı değil, sanatçı düşünmeyi bilmeli. Eline taş sopa alanları enstrüman almaları konusunda uyarmalı. Yani savaşçı değil, sanatçı olmalı.
Sanatın her alanını birer zenginlik olarak görmek zor değil, olmamalı.